There has been a confusion with my post settings, now a couple of my previous posts have been re-posted. Sorry about that.
As the weather turns into true fall weather, and on top having a very busy office routin, the good old love between me and my polar blanket has revived once again :) I can’t even tell you how hard it was to wake up and leave my bed this morning. A combination of not having had enough sleep and the non-appealing gray, gloomy, wet fall morning turns into a serious battle for me :) An unconscious battle between my inner self and the real world... Seems like the winner of this battle will be the real world yet for a while.
So I’m re-posting my today’s post again.
Post ayarlarımda bir karışıklık oldu ve birkaç gün öncesinin postları yeniden yayınlandı. Kusura bakmayın :)
Dolayısıyla bugünkü postumu yeniden yayınlıyorum.
As the weather turns into true fall weather, and on top having a very busy office routin, the good old love between me and my polar blanket has revived once again :) I can’t even tell you how hard it was to wake up and leave my bed this morning. A combination of not having had enough sleep and the non-appealing gray, gloomy, wet fall morning turns into a serious battle for me :) An unconscious battle between my inner self and the real world... Seems like the winner of this battle will be the real world yet for a while.
These days I’m reading Steven Pressfield’s The War of Art. Pressfield desribes how we are all procrastinating our lives, things we want to do, achieve etc. in a very descriptive way that awakens you and makes you realize that you are actually going through this. This was exactly what I needed these days, to be pointed out this fact. I’ve began to look at my environment from a different pair of glasses, with more conscious. I realize I have to stop procrastinating, so this makes me more at ease. Life is too precious to procrastinate!
Here are my October inspirations that I wanted to share with you guys.
Artık iyice havaların gerçek sonbahar havasına dönmeye başladığı bugünlerde, sudan çıkmış balık misali gezerken bir de üzerine yoğun mu yoğun ofis hayatı binince, sıcacık polar battaniyem ile aramda eski aşkım canlanmaya başladı :) Bu sabah nasıl zor kalktım anlatamam size; hem uykumu tam alamama durumu, hem de gri, sisli puslu ve ıslak bir sonbahar sabahının hiç cazip gelmemesiyle evden çıkmak gerçekten büyük bir savaş oldu benim için :) Kendi iç dünyamla gerçek dünya arasındaki aymaz savaş... Ancak n’apalım, sanırım şimdilik bu savaşın galibi bir süre daha gerçek dünya olacak.
Şu sıralar Steven Pressfield’ın Yaratma Savaşı adlı kitabını okuyorum; günlük hayatımızda yapmak isteyip de şu veya bu nedenden ötürü yapamadığımız tüm şeylerin altında aslında “direnç” denen canavarın olduğu, ve tek gayesinin bizim önümüze set çekip canımızı sıkmak ve ilerleyememek olduğunu çok güzel anlatıyor. Tam da bu sıralarda birinin bunu işaret etmesine ihtiyacım vardı ki, etrafıma biraz daha bilinçli bakmaya başladım. Yapmak istediklerimi artık daha fazla ötelememem gerektiğinin bilincinde olduğumdan, daha rahatım; hayat da zaten ertelemeye hiç gelmiyor!
İşte son zamanlarda beğendiğim ve ilham aldıklarım...
ph: web and paintmewhite.com
Thanks for reading :)